Edebiyat Klasiklerine ve Seçkisine Dair Özet Bir Değerlendirme
Edebiyata, diğer başka yanlarının
yanı sıra toplumun zamanın ruhunun değişimini anlatı estetiği ile alıcıya aktaran
hümaniter alanın sanatsal bir etkinliği olarak da
bakmak olanaklıdır. Bu açıdan bakıldığında edebiyatın ayni zamanda tarihsel
olma niteliğini de içinde barındırdığı görülür.
Bu bakımdan evrensel düzeydeki sanatsallığı yüksek edebiyatı, değişik tarihsel
evrelerdeki insanlık durumları için zamanın ruhunu yansıtmakta olan bir “Dünya Klasikleri” seçkisi, bir edebi yapıtlar
zirve koleksiyonu (derlemi) olarak görmek olanaklıdır.
İşte yazın denen bu sanatsal alanı bu yanı ile biraz olsun ele alarak
irdelemek istiyorum.
Klasikler, eskil (kadim) Yunan’da toplumsal sınıfı anlatan kökten gelerek Batı terminolojisi üzerinden neredeyse
tüm dillere yerleşmiş “klâs” sözcüğünden
türemiş bir terimdir. Hal böyle olunca, devresel olarak farklı yazınsal yapıt ulamlarının
farklı zamanlarda ön plana çıkışının yazın tarihinde klasik yapıtlar olarak adlandırılmasına neden olmaktadır. Hatta
klasik sözcüğünün çok daha alt kategorideki özgül gruplandırmalar için de kullanılmasının artık adetten olduğu
görülmektedir.
Ancak klasik olarak
nitelenecek yapıtların tek, tek seçimi her zaman tartışmalara konu olmuş bir
durumdur. Bunun arkasında yatan nedense din,
dil, etnisite, sınıf gibi
kültürel farklılıklardan kaynaklanan durumların ortaya çıkardığı edebi ayrıklaşmadır. Ayrıca klasiklerin
niceliği hususu da klasikler kapsamına girecek olanların durumunu
etkilediğinden ayrıklaşmanın sınırları konusunun daha da tartışmalı olmasına
yol açar.
Örneğin klasik türler yukarıda verilen din, dil, etnisite ve sınıf gibi dört kültürel
kategoriye göre ayrımlanarak gruplandırılabildiği gibi ilaveten ulusal bağlam
kategorisi ile edebiyat klasiklerinden
söz etmek de artık olağanlaşmıştır.
Öte yandan edebiyat klasiklerinde derleme yapılması istendiğinde seçki işi seçici yazar veya yazar
grubuna göre değişken olduğundan her zaman uğraşı verenlerin başını ağrıtır.
Tüm bu görüşler ve irdelemeler bir araya geldiğinde çoğu kez “Dünya Klasikleri” başlığı ile verilen yazınsal yapıt derlemlerine
ne denli kuşku ile bakılması gerektiğini tekraren vurgulamakta yarar
görmekteyim.
Mustafa Özcan (10 Ekim 2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder